Ziyaretçilerimizin kendini geliştiricek herhangi bir konu bulması amacıyla oluşturulmuş bir blokdur.
3 Mart 2012 Cumartesi
yakintakip: Bilim insanlarını şaşırttı!
yakintakip: Bilim insanlarını şaşırttı!: Bilim insanları, Vietnam’da yeni bir yarasa türü keşfetti. Yüzündeki dokuların farklılığı sayesinde, yarasanın yön bulma yeteneğinin di...
Akıl hastalığı tedavi edilecek!
Bilimadamları, aile geçmişinde akıl sağlığı sorunları bulunan kişilerden toplanan hücrelerden beyin hücresi geliştirdiklerini açıkladı.
Yeni tedavi yöntemlerinin de bu örnekler üzerinde sınandığı belirtildi. Bugüne dek yeni tedavi yöntemlerinin denemelerinde sadece, ölen şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarından alınan beyin hücreleri kullanılabilmişti.
Yeni tedavi yöntemlerinin de bu örnekler üzerinde sınandığı belirtildi. Bugüne dek yeni tedavi yöntemlerinin denemelerinde sadece, ölen şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarından alınan beyin hücreleri kullanılabilmişti.
Sorunlu genlere sahip kişilerin derisinden ya da saç tellerinden alınan canlı hücrelerin geliştirilmesinin, yeni tedaviler için yapılan testlerdeki doğruluk payını artıracağı belirtiliyor.
Araştırmacılar bu sayede akıl sağlığı sorunlarını daha iyi anlamayı, uygulanan tedavileri geliştirebilmeyi umuyor.
Ayrıca bu uygulama, hayvanlar üzerindeki denemelere olan bağımlılığın da azalacağı anlamına geliyor.
Edinburgh Üniversitesine proje için bir milyon sterlinlik fon sağlandı. Proje kapsamında, hastaların derisinden ya da saç tellerinden alınan hücrelere dayanarak yeni yöntemler geliştirilebilmesi de amaçlanıyor.
Sonuç veren tedavi
Edinburgh Üniversitesi Biyolojik Psikiyatri Profesörü Andrew McIntosh, bipolar bozukluk ve şizofreni tanısı konmuş kişilerden alınan deri örneklerinden farklı türde beyin hücreleri ürettiklerini açıkladı.
Edinburgh Üniversitesi Biyolojik Psikiyatri Profesörü Andrew McIntosh, bipolar bozukluk ve şizofreni tanısı konmuş kişilerden alınan deri örneklerinden farklı türde beyin hücreleri ürettiklerini açıkladı.
Bu hücreler laboratuar ortamında bir kez geliştirildiğinde, nörolojik fonksiyonları üzerinde araştırmalar yapılabiliyor. Bu hücrelerin türlü psikiyatrik tedavilere nasıl karşılık verdiği incelenebiliyor.
Uzmanlar böylece yeni ilaçlar geliştirebileceklerine inanıyor. Dünya nüfusunun yüzde 1 ila 4'ü bipolar bozukluk ya da şizofreni tanısı konmuş kişilerden oluşuyor. Bu rahatsızlıklara karşı etkili tedavi yöntemleri ise pek bulunmuyor.
Sebepleri hakkında pek az bilginin bulunduğu bu rahatsızlıklar genetik özellik taşıyabiliyor. İngiltere'de bir milyonu aşkın kişi bu rahatsızlıklardan muzdarip.
Bir ısırığı 6 ton gücünde!
Bilimadamları, çocukların ve plastik oyuncak üreticilerinin gözdesi "T-Rex" lakaplı Tyrannosaurus rex'in, yeryüzünde şimdiye dek yaşamış tüm canlılar içinde en güçlü çeneye sahip bulunduğunu ortaya çıkardı.
Liverpool Üniversitesi'nden bilimadamlarının "Biology Letters" dergisinde yayımladıkları bilimsel makaleye göre, T-Rex'in bir ısırığı Mississippi timsahının tam 10 katına eşdeğer. T-Rex, tek bir dişe bir filin ağırlığı kadar , yaklaşık 6 ton civarında kuvvet uyguluyor.
Bu dinozorun çenesinin önceden tahmin edilenden çok daha güçlü olduğunu belirten araştırmacılar, genç T-Rex'lerin bu kadar güçlü ısıramadıklarını, dolayısıyla yemeklerinin de yetişkinlerden farklı olduğunu kaydetti.
Windows 8, 24 saatte coştu!
Windows 8'in Tüketici Önizleme sürümü, sadece bir gün içinde bakın kaç kez indirilmiş...
Windows 8 Tüketici Önizleme sürümü, indirmeye sunulduğu andan 24 saat sonra 1 milyon indirmeye ulaştı. Microsoft tarafından Twitter'da duyurulan buhaber , aslında beklenen bir gelişmeydi.
Windows 8 Tüketici Önizleme sürümü, indirmeye sunulduğu andan 24 saat sonra 1 milyon indirmeye ulaştı. Microsoft tarafından Twitter'da duyurulan bu
Windows 8'in son sürümü "Tüketici Önizleme" olarak adlandırılsa da aslında son Windows 8'in bir beta sürümü. Windows 8'i denemek istiyorsanız ve sisteminizin yeterli olup olmadığından emin değilseniz aşağıdaki sistem gereksinimlerini gözden geçirebilirsiniz. Windows 7'yi çalıştıran bir sistemin Windows 8'i de çalıştıracağı söyleniyor.
-1 GHz veya daha hızlı işlemci
- 1 GB RAM (32-bit) veya 2 GB RAM (64-bit)
- 16 GB sabit disk alanı (32-bit) veya 20 GB (64-bit)
- DirectX 9 grafik birimi, WDDM 1.0 veya daha üzerisürücü
- En az 1024x768 çözünürlük
- 16 GB sabit disk alanı (32-bit) veya 20 GB (64-bit)
- DirectX 9 grafik birimi, WDDM 1.0 veya daha üzeri
- En az 1024x768 çözünürlük
Dokunmatik özellikleri kullanabilmek için, dokunmatik ekrana sahip bir PC'ye sahip olmanız gerekiyor.
Venüs'te günler artık daha uzun!
Güneş Sistemi'nin ikinci gezegeni Venüs'ün dönüş hızının yavaşladığı belirlendi.
Avrupa Uzay Ajansı'nın Venüs Express aracından gelen veriler, gezegenin dönüş hızının yavaşladığını ve buna bağlı olarak gezegendeki bir günün 6,5 dakika uzadığını gösterdi.
Avrupa Uzay Ajansı'nın 9 Kasım 2005'te uzaya fırlattığı Venüs Express, yörüngeye girdiği 11 Nisan 2006 tarihinden bu yana veri gönderiyor.
Uzay bilimcileri, gezegenin dönüş hızının neden yavaşladığına dair henüz bilgileri olmadığını söyledi.
Büyüklük açısından Dünya'ya benzerlik gösteren Venüs'ün yoğun atmosferi ile şiddetli rüzgarların, gezegenin dönme hızını etkilemiş olabileceği düşünülüyor.
Bir Günü, Bir Yılından Uzun
Yaklaşık 462 derece ile Güneş Sistemi'ndeki en sıcak gezegen olan Venüs, Güneş etrafında diğer gezegenlere göre ters yöne dönüyor.
Bir Venüs günü 243 Dünya günü, bir Venüs yılı ise 224 Dünya günü sürüyor. Venüs, yılın günden kısa sürdüğü tek gezegen...
Avrupa Uzay Ajansı'nın Venüs Express aracından gelen veriler, gezegenin dönüş hızının yavaşladığını ve buna bağlı olarak gezegendeki bir günün 6,5 dakika uzadığını gösterdi.
Avrupa Uzay Ajansı'nın 9 Kasım 2005'te uzaya fırlattığı Venüs Express, yörüngeye girdiği 11 Nisan 2006 tarihinden bu yana veri gönderiyor.
Uzay bilimcileri, gezegenin dönüş hızının neden yavaşladığına dair henüz bilgileri olmadığını söyledi.
Büyüklük açısından Dünya'ya benzerlik gösteren Venüs'ün yoğun atmosferi ile şiddetli rüzgarların, gezegenin dönme hızını etkilemiş olabileceği düşünülüyor.
Bir Günü, Bir Yılından Uzun
Yaklaşık 462 derece ile Güneş Sistemi'ndeki en sıcak gezegen olan Venüs, Güneş etrafında diğer gezegenlere göre ters yöne dönüyor.
Bir Venüs günü 243 Dünya günü, bir Venüs yılı ise 224 Dünya günü sürüyor. Venüs, yılın günden kısa sürdüğü tek gezegen...
Android Market Türklere açılıyor!
Google’ın Android Platformu’nun direktörü Turner, müjdeyi verdi.
Google’ın Android işletim sistemli mobil cihazlara yönelikuygulama mağazası Android Market, bu yıl resmen Türkiye’deki kullanıcılara da açılacak.
Böylece Türkiye’den tüm Android (ücretli veya ücretsiz) uygulamalara erişilebilecek. 170 bini ücretli ve 280 bini ücretsiz olmak üzeretoplam 450 bini aşkın uygulamayı içeren Android Market’in bu yıl Türkiye’de de kullanıma sunulacağını açıklayan Google Android Platformu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölge Direktörü Richard Turner, “Türk firmaları da bu hizmeti heyecanla bekliyordu. Yıl sonuna kadar Android Market Türkiye’de de aktif hale gelecek” dedi.
Google’ın Android işletim sistemli mobil cihazlara yönelik
Böylece Türkiye’den tüm Android (ücretli veya ücretsiz) uygulamalara erişilebilecek. 170 bini ücretli ve 280 bini ücretsiz olmak üzere
Ölüm riskini artırıyor!
Bilim adamları, uyku hapları ile ölüm ve kanser riski arasında bağlantı olduğunu bildirdi.
İngiliz tıp dergisi BMJ'de yayımlanan araştırmaya göre, uyku hapı kullanımı, kanser ve ölüm riskini artırıyor. Bilim adamları, 10 bin 500 denek üzerinde yaptıkları araştırmada, 23 bin 500 kişiyi de karşılaştırmada kullandı. Deneklerin cinsiyeti, yaşı, yaşam tarzı ve muhtemel sağlık sorunları da araştırmada göz önünde bulunduruldu.
Uyku hapı kullanımının ölüm riskini artırdığını belirten bilim adamları, ilacın dozu ile ölüm riski arasında doğru orantı bulunduğunu kaydetti.
Yılda 18 doz uyku hapı içenlerin, hiç uyku hapı almayanlara oranla ölüm riski 3,5 kat fazla çıktı. Yılda 18 ile 132 kez uyku hapı içenlerde bu oran 4 katına, 132'nin üzerinde bu ilacı alanlarda 5 katına yükseldi.
Sonuçların tüm yaş gruplarında geçerli olduğunu ifade eden bilim adamları, ancak özellikle 18 ile 55 yaş arasındakilerde tam olarak bu verilere ulaşıldığını bildirdi.
Bilim adamları, sık sık uyku hapı alanların kanser olma ihtimalinin de bu ilaçları hiç kullanmayanlara oranla yüzde 35 arttığını ifade etti.
Araştırma sonuçlarının kesin olarak neden sonuç ilişkisi doğurmayabileceğini belirten bilim adamları, ancak uyku ilaçlarının ölüm riskini artırdığına dair daha önce alınan bilimsel sonuçları teyit ettiğini kaydetti.
İngiliz tıp dergisi BMJ'de yayımlanan araştırmaya göre, uyku hapı kullanımı, kanser ve ölüm riskini artırıyor. Bilim adamları, 10 bin 500 denek üzerinde yaptıkları araştırmada, 23 bin 500 kişiyi de karşılaştırmada kullandı. Deneklerin cinsiyeti, yaşı, yaşam tarzı ve muhtemel sağlık sorunları da araştırmada göz önünde bulunduruldu.
Uyku hapı kullanımının ölüm riskini artırdığını belirten bilim adamları, ilacın dozu ile ölüm riski arasında doğru orantı bulunduğunu kaydetti.
Yılda 18 doz uyku hapı içenlerin, hiç uyku hapı almayanlara oranla ölüm riski 3,5 kat fazla çıktı. Yılda 18 ile 132 kez uyku hapı içenlerde bu oran 4 katına, 132'nin üzerinde bu ilacı alanlarda 5 katına yükseldi.
Sonuçların tüm yaş gruplarında geçerli olduğunu ifade eden bilim adamları, ancak özellikle 18 ile 55 yaş arasındakilerde tam olarak bu verilere ulaşıldığını bildirdi.
Bilim adamları, sık sık uyku hapı alanların kanser olma ihtimalinin de bu ilaçları hiç kullanmayanlara oranla yüzde 35 arttığını ifade etti.
Araştırma sonuçlarının kesin olarak neden sonuç ilişkisi doğurmayabileceğini belirten bilim adamları, ancak uyku ilaçlarının ölüm riskini artırdığına dair daha önce alınan bilimsel sonuçları teyit ettiğini kaydetti.
Bilim insanlarını şaşırttı!
Bilim insanları, Vietnam’da yeni bir yarasa türü keşfetti. Yüzündeki dokuların farklılığı sayesinde, yarasanın yön bulma yeteneğinin diğer türlere oranla daha yüksek olduğu düşünülüyor.
Vietnam’ın başkenti Hanoi’deki Bilim veTeknoloji Akademisi’nden Vu Dinh, yaprak suratlı yarasayı, ilk kez 2008 yılında keşfedilen Griffin yaprak burunlu yarası zannettiklerini belirtti. Ancak yapılan araştırmalar sonucu, iki yarasanın birbirlerinden farklı türlere ait olduğu anlaşıldı.
Vietnam’ın başkenti Hanoi’deki Bilim ve
Vu, “Yaprak burunlu yarasa ve Griffin’in vücut büyüklükleri birbirine benziyor. Ancak Griffin sakin bir yarasa olarak bilinirken, yaprak burunlu yakalandığında çok öfkeliydi” dedi.
Vu ve ekibi, yaprak burunun sonar frekanslarını ölçtü ve doku örnekleri aldı. Journal of Mammalogy dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, yaprak burunlunun, Griffin yaprak burunlu yarasasından farklı bir genetik yapıya sahip olduğu ortaya çıktı. Yeni yarasa türüne Hipposideros griffini adı verildi.
Vu, Hipposideros griffini’nin, seslerin yankılanması yoluyla yön ve uzaklığı tespit etmede daha başarılı olduğunu düşündüklerini söyledi. Yeni yarasa türünün iki doğal parkta yaşadığını belirten Vu, Vietnam’ın ev sahipliği yaptığı değişik yarasa türlerini araştırmaya devam edeceklerini söyledi.

Arızalı gen, uykudan ediyor!
Bilim adamları, vücut saatinden bağımsız olarak uyku süresini ayarlayan bir gen keşfetti.
Neuron dergisinde yayımlanan araştırmada, bilim adamları, sirke sineğinde bir genin arızalı olması halinde uyku süresinin üçte birine indiğini gördü.
Neuron dergisinde yayımlanan araştırmada, bilim adamları, sirke sineğinde bir genin arızalı olması halinde uyku süresinin üçte birine indiğini gördü.
New York'taki Rockefeller üniversitesi biyologlarından Nicholas Stravropoulos ve ekibi, "insomniac" geninin düzgün çalışmadığında sineklerin toplam uyku süresinin 15,5 saatten 5,3 saate düştüğünü tespit etti. Ayrıca bu hayvanların daha sık uyandıkları gözlemlendi. Ancak vücut saatine bağlı olarak diğer bütün eylemlerin normal işleyişinde devam ettiği tespit edildi.
Yapılan yeni deneylerle uykuyu düzenli tutabilmek için, sinir hücrelerindeki insomniac geninin düzgün çalışması gerektiği bulundu.
Bu genin tüm vücut hücrelerinde arızalı olması halinde ise sineğin ömrünün üçte bir oranında kısaldığı görülürken, sadece sinir hücrelerindeki insomniac geninin düzgün çalışmaması halinde hayvanın normalden çok daha az uyuduğu, ancak bu durumun yaşam süresini etkilemediği tespit edildi.
Bilim adamları, insanlarda da uyku sürecinin benzer şekilde yönetildiğini tahmin ediyor.
Araştırmanın sonuçlarının, uyku ve yaşam süresi arasındaki bağlantıyı anlamaya ve özellikle uyku bozukluklarının tedavisinde yeni yöntemlerin bulunmasına yardımcı olması ümit ediliyor.
Meğer binbir derde devaymış!
Alman bilim adamları, kahvenin kalp, dolaşım rahatsızlıkları ve kanser riskini artırmadığını, ayrıca tip-2 şeker hastalığı ihtimalini düşürdüğünü bildirdi.
Sonuçları American Journal of Clinical Nutrition'da yayımlanan araştırmada, Potsdam-Rehbrücke beslenme araştırmaları enstitüsü, Alman kanser araştırmaları merkezi ve Max-Delbrück merkezi moleküler tıp uzmanları Avrupa çapında 519 bin kişinin verilerini değerlendirdi.
Bilim adamları, kahve tüketiminin uzun vadeli sonuçlarını bir dizi kronik hastalık açısından analiz etti.
Günde dört fincan, yani 600 ml ve üzeri kafeinli kahve tüketenlerin, günde bir fincandan az kahve içenlere oranla tip-2 şeker hastalığına yakalanma riskinin yüzde 23 daha az olduğu görüldü. Bilim adamları, kafeinsiz kahve tüketiminin de benzer bir sonuca ulaştığını kaydetti. Çok kahve içenlerde kalp krizi, felç ve kanser riskinin de içmeyenlere oranla daha fazla olmadığı tespit edildi.
Sonuçları American Journal of Clinical Nutrition'da yayımlanan araştırmada, Potsdam-Rehbrücke beslenme araştırmaları enstitüsü, Alman kanser araştırmaları merkezi ve Max-Delbrück merkezi moleküler tıp uzmanları Avrupa çapında 519 bin kişinin verilerini değerlendirdi.
Bilim adamları, kahve tüketiminin uzun vadeli sonuçlarını bir dizi kronik hastalık açısından analiz etti.
Günde dört fincan, yani 600 ml ve üzeri kafeinli kahve tüketenlerin, günde bir fincandan az kahve içenlere oranla tip-2 şeker hastalığına yakalanma riskinin yüzde 23 daha az olduğu görüldü. Bilim adamları, kafeinsiz kahve tüketiminin de benzer bir sonuca ulaştığını kaydetti. Çok kahve içenlerde kalp krizi, felç ve kanser riskinin de içmeyenlere oranla daha fazla olmadığı tespit edildi.
iLivid Download Manager Programı ile hızlı ve sorunsuz download keyfini yaşayın!
4shared.com, MediaFire.com, HotFile.com gibi dosya paylaşım siteleriyle tam uyumlu iLivid Download Manager Programı ile hızlı ve sorunsuz download keyfini yaşayın!
Aşağıda programın özelliklerini ve indirme bağlantısını bulabilirsiniz...
Aşağıda programın özelliklerini ve indirme bağlantısını bulabilirsiniz...
iLivid Download Manager Programı Özellikleri
- Insant Play özelliği sayesinde film indirme işleminiz devam ederken filmi izlemeye başlayabilirsiniz.
- Her türlü rar dosyasıyla çalışabilir. Partlara ayrılmış veya şifrelenmiş rar dosyalarını indirmeye devam ederken bile filminizi izlemeye başlayabilirsiniz.
- 4shared.com, MediaFire.com, HotFile.com gibi dosya paylaşım siteleriyle tam uyumludur.
- 4shared.com ile tam uyumlu! Premium üye olun veya olmayın tüm linklerinizi kolayca indirebilirsiniz.
- VLC Player alt yapısını kullanmaktadır.
- Onlarca dosya uzantısıyla çalışabilmektedir. (VLC: MPEG (ES,PS,TS,PVA,MP3),AVI,ASF / WMV / WMA,MP4 / MOV / 3GP,OGG / OGM / Annodex,Matroska (MKV),Real,WAV (incuding DTS),Raw Audio: DTS, AAC, AC3/A52,Raw DV,FLAC,FLV (Flash),MXF,Nut,Standard MIDI / SMF,Creative™ Voice.)
- Link Grabber özelliği! Tek yapmanız gereken linkleri alıp programa kopyalamak, geri kalan herşeyi iLivid Download Manager yapıyor.
Programın özelliklerini görmek için: http://www.ilivid.com/features.htm
Programı indirmek için: iLivid Download Manager Programı
Yeni BlackBerry Bold 9790 Avea’da!
Yeni BlackBerry® 7 destekli BlackBerry Bold 9790 etkileyici incelikte ve zarif tasarımıyla, gelişmiş iletişim, multimedya ve sosyal bağlantı özellikleri barındırıyor.
Yeni akıllı telefon, hem güçlü hem dekompakt özelliği ile kullanıcılara tam donanımlı, yüksek performanslı bir akıllı telefon sunarken yüksek çözünürlüklü dokunmatik ekran ve klavye özelliklerini bir arada sunuyor.
Yeni akıllı telefon, hem güçlü hem de
Dokunmatik Ekranlı ve Klavyeli BlackBerry Bold 9790 Akıllı Telefon
Yeni BlackBerry Bold 9790 akıllı telefon, güçlü,çok özellikli ve üstün malzeme kullanımıyla tamamlanmış. Yüksek çözünürlükte ve hızlı etkileşimli dokunmatik ekranı, optik iz sürücüsü ve klavye ile birleştirirken, yenilenmiş tasarımı ile çok daha kolay taşıma özelliği de sunuyor.
Yeni BlackBerry Bold 9790 akıllı telefon, güçlü,
BlackBerry 7 işletim sistemi destekli ve 1 GHz işlemcili yeni BlackBerry Bold 9790 daha hızlı internette gezinme imkanı sunarken, multimedya keyfini kusursuz olarak yaşatıyor. Yeni akıllı telefon ayrıca 8GB dahili bellek ve 32 GB mikro SD kart desteğine sahip.
BlackBerry Bold 9790'ın sahip olduğuönemli özellikler arasında Augmented Reality (Artırılmış Gerçeklik) ve NFC (Yakın Alan İletişimi) teknolojilerini desteklemesi de bulunuyor. Wikitude Augmented Reality uygulaması kullanıcıların yakın mesafede bulunan BBM™ (BlackBerry® Messenger) kontaktlarını gerçek zamanlı bulmalarına, restoranlar hakkında yapılan yorumları okumalarına veya önemli yerler hakkında bilgi edinmelerine olanak sağlıyor. NFC ise akıllı telefonu dokundurarak mobil ödeme , Akıllı Poster etiketleri okuma veya aksesuvar eşleştirme gibi birçok yeni ve keyifli özellik sunuyor.
BlackBerry Bold 9790'ın sahip olduğu
StreetView bunu da yakaladı!
Google Street View'a "uygunsuz halde" yakalanan adam, bunu bakın nasıl farketmiş!
İnsanları uygunsuz hallerde yakalamasıylaünlü Google Street View hizmeti, Fransız bir adam tarafından dava edildi. Davanın nedeni ise Fransız adamın, Google'ın kameralı arabalarından biri tarafından bahçesinde "ihtiyaç giderirken" yakalanmış ve internette yayınlanmış olması.
İnsanları uygunsuz hallerde yakalamasıyla
Google her ne kadar adamın yüzünü bulanıklaştırmış olsa da adam, bulunduğu küçük kasabada alay konusu olduğunu söylüyor. Bu nedenle Google'a dava açan adam, fotoğrafının kaldırılmasını ve kendisine 10.000 Euro ödenmesini talep ediyor. Google'dan avukat Christophe Bigot ise dava için "kabul edilemez" diyor.
Fransız adam, fotoğrafın varlığından kasabada kendisiyle alay edilmesi üzerine haberdar olmuş.
Street View, Google Maps'deki bazı konumlar için panoramik fotoğraflar sağlıyor. Bu fotoğraflar, özel bir donanıma sahip araçlar tarafından çekiliyor.
PS4'ün öldüreceği efsane!
PlayStation 4 ile birlikte, PlayStation 3'ün içerisindeki bir efsane tarih olabilir!
PlayStation 3 piyasaya ilk çıktığı günden beri hakkında konuşulan "Cell" işlemcilere, yavaş yavaş veda etmenin vakti gelmişe benziyor. Piyasalarda gezinen dedikodulara göre PlayStation 4'te cell teknolojisi kullanılmayacak.
PlayStation 3 piyasaya ilk çıktığı günden beri hakkında konuşulan "Cell" işlemcilere, yavaş yavaş veda etmenin vakti gelmişe benziyor. Piyasalarda gezinen dedikodulara göre PlayStation 4'te cell teknolojisi kullanılmayacak.
Cell teknolojisinin ortadan kalkmasındaki başlıca etkense kullanılan çip setin yapımcı firmalar için fazlasıyla zorluk çıkarması ve hızlı iş çıkartmalarını engellemesi olarak biliniyor. Kotaku'dan yapılan bir açıklamaya göreyse, bir zamanlar Sony'nin Playstation başkanlığını yapmış ve şu anda emekliye ayrılmış olan Ken Kutaragi tarafından ortaya atılmış olan Cell mantığı, yakın zamanda yapımcı dostu bir çipset ile yer değiştirecek.
Geçtiğimiz hafta yayılan ve AMD'nin, Sony tarafından üretilecek yeni bir cihazın GPU'sunu yapacağına dair haberse, PS4 hakkındaki söylentilerin daha da ön plana çıkmasına sebep oldu. Ortaya atılan teorilerden bir tanesi AMD'nin kendi bünyesinde ürettiği "Fusion" mimarisi ile Sony için hem bir GPU, hem de CPU yapacağı yönünde oldu.
Id Software'in efsane ismi John Carmack'ın, geleceğin bilgisayarlarını AMD'nin üreteceği konusundaki net tavırları da öyle görünüyor ki piyasalarda dolaşan dedikoduların bir derece daha netlik kazanmasını sağlamış durumda...
iPad 3 yerine o mu gelecek?
Yeni iPad'in adı iPad 3 olmazsa hiç şaşırmayın! İşte ortalıkta dolaşan yeni "muhtemel" isim...
Apple'ın 7Mart günü için davetiyeleri yollamaya başlamasıyla birlikte iPad 3 heyecanı da doruk noktasına ulaştı.
Apple'ın 7
Kim Schmitz (Dotcom) Kendini Savundu!
İnternette kurduğu paylaşım sitesi Megaupload üzerinden Amerikan film ve müzik endüstrisini yaklaşık 500 milyon dolar zarara uğrattığı gerekçesiyle geçen ay Yeni Zelanda'da gözaltına alınan Kim Schmitz (Dotcom) isimli Alman internet korsanı kendini savundu.
Geçen hafta Yeni Zelanda'nın Auckland'daki adli makamları tarafından kefaletle ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Kim Schmitz, ilk kez kameralara konuştu.
Geçen hafta Yeni Zelanda'nın Auckland'daki adli makamları tarafından kefaletle ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Kim Schmitz, ilk kez kameralara konuştu.
Avustralya'nın 3New adlı kanalına röportaj veren internetin ağır siklet korsanı, kendisine haksızlık yapıldığını söyledi. Schmitz, ''İnternet korsanlarının kralı değilim. Benim gibi bu işi yapan çok sayıda kişi var ama fatura sadece bana kesiliyor.'' şeklinde konuştu. ''Amerikan film endüstrisinin kurbanı olduğunu'' söyleyen Schmitz, ''İnternette sadece kullanıcılara online bellek ve geniş bir bant aralığı sundum.'' dedi ve yaptığı işin fazlasıyla abartıldığını kaydetti.
İnternet milyoneri Schmitz, Amerika'nın talebi üzerine Yeni Zelanda'daki malikanesinde gözaltına alınmıştı. Geçen hafta da kefaletle serbest bırakılan Schmitz, bu ülkede ev hapsinde tutuluyor. Schmitz, Megaupload sitesini kurduktan sonra Finlandiya vatandaşlığı almış ve ismini de Kim Dotcom olarak değiştirmişti. Schmitz'in, internette telif haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle Amerika tarafından yargılanmak üzere bu ülkeye gönderilmesi isteniyor. Amerika'da Schmitz'i 20 yıla kadar hapis cezası bekliyor. Yeni Zelanda makamları, Schmitz'in Amerika'ya iade talebini Ağustos ayında görüşecek.
Google'ın patronuna ''FATİH Projesi''ni anlattı!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Google Dünya Başkanı Eric Schmidt'i kabul etti.
Dolmahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisinde basına kapalı gerçekleşen görüşme, 45 dakika sürdü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Google Dünya Başkanı Eric Schmidt'i kabulünde, bazı okullarda pilot uygulaması başlayan ve öğrencilerin tablet bilgisayarla eğitimini içeren ''FATİH Projesi''ni anlattı.
Başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgiye göre Erdoğan, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisinde gerçekleşen kabulde Schmidt'e, Türkiye'de Ar-Ge faaliyetleri ve bu alandaki yatırımların arttığından bahsetti.
Kabulde, toplumun yüzde 50'sinin 30 yaş altı olduğu ve internet kullandığına değinen Başbakan Erdoğan, bazı okullarda pilot uygulaması başlayan ve öğrencilerin tablet bilgisayarla eğitimini içeren ''FATİH Projesi'' hakkında bilgi verdi.
Schmidt de görüşmede, Türkiye'ye çok önem verdiklerini ve bölge açısından çok önemli bir ülke olduğunun farkında olduklarını kaydetti.
Türkiye'de internet alanındaki düzenlemelerin, ABD ve AB'deki yasal standartları yakalaması durumunda sektördeki yatırımların ciddi biçimde artacağının inandığını ifade eden Schmidt, Türkiye'nin gelecekteki asıl büyüme potansiyelinin bilgi teknolojilerinde olduğuna vurgu yaptı.
Japonlar sonunda deprem yastığı da yaptı!
Yüksek şiddette depremlere sık sık maruz kalan Japonya, binalarını korumanın yeni bir yolunu buldu.
Air Danshin Systems Inc. tarafından geliştiriken sistem, otomobillerdeki hava yastığı uygulamasının bir benzeri.
Binaya yerleştirilen deprem sensörleri, sarsıntı gerçekleştiği anda temelde bulunan içi boş yastıklara hava pompalayan dev kompresörleri harekete geçiriyor.
Birkaç saniye içinde içi havayla dolup şişen bu yastıklar, binayı üç santimetre kadar havaya kaldırıyor ve depremin şokunun binayı yıkması böylece engellenmiş.

Binaya yerleştirilen deprem sensörleri, sarsıntı gerçekleştiği anda temelde bulunan içi boş yastıklara hava pompalayan dev kompresörleri harekete geçiriyor.
Birkaç saniye içinde içi havayla dolup şişen bu yastıklar, binayı üç santimetre kadar havaya kaldırıyor ve depremin şokunun binayı yıkması böylece engellenmiş.
Nvidia Tegra 3'ün bu özelliklerini biliyor muydunuz?
Dört çekirdekli ceplerin çoğunda bulunan Nvidia Tegra 3'ün bu özelliklerini biliyor muydunuz?
NVIDIA, Mobil Dünya Kongresi'nde dünyanın ilk NVIDIA Tegra 3süper telefonlarını duyurdu: HTC One X, LG Optimus 4X HD, ZTE Era, Fujitsu'nun Ultra yüksek özellikli akıllı telefonu ve K-Touch Treasure V8. Peki dört çekirdekli Tegra 3 nasıl çalışıyor?
Süper telefonlar için yeni Tegra 3 versiyonu 1.5 GHz'e kadar hızlarda çalışmaktadır. Tegra 3'ün merkezinde, yüksek performans ve pil süresi sunan 4-PLUS-1 dört çekirdekli CPU mimarisinin yanı sıra, çift çekirdekli işlemci Tegra 2'ye göre 5 kata kadar daha fazla performans sunan 12 çekirdekli bir GPU vardır.
NVIDIA Mobil iş birimi Genel Müdürü Michael Rayfield, "Dört çekirdekli telefon yılı gerçek anlamda başladı" dedi ve şöyle devam etti, "Ama dört çekirdek de yeterli değil. Tegra 3 ile gereksinim duyduğunuzdamuhteşem pil ömrü ve performans elde edebilmeniz için benzersiz 4-PLUS-1 dört çekirdekli mimariye sahip bir işlemci geliştirdik."
Beşyeni Tegra 3 süper telefon, uzun pil süresi ile birlikte hızlı web tarama, yüksek kaliteli oyun ve ileri derecede çoklu görev sunmaktadır.
Telefonlardinamik ışıklandırma, fiziksel efektler ve yüksek çözünürlüklü ortamlar ile daha fazla gerçekçilik sunan Tegra 3 ile optimize edilmiş mobil oyunlardan yararlanmaktadır. Bu oyunlar, Tegra işlemci için optimize edilmiş en iyi oyunların yer aldığı NVIDIA'nın ücretsiz Android Market uygulaması olan Tegra Zone'da bulunmaktadır.
Temel özellikler / Önemli noktalar:
•Süper telefonlar için Tegra 3 işlemci 1.5 GHz hızda çalışır ve aşağıdaki özelliklere sahiptir:
•Çok düşük hızda çalışan ve pil tasarrufu sağlayan beşinci bir çekirdek içeren 4-PLUS-1 dört çekirdekli CPU mimarisi
• Tegra 2 işlemciye göre 3 katakadar daha fazla performans sunan ve stereoskopik 3D desteği içeren 12 çekirdekli bir GeForce GPU
• 40 Mbps hızda 1080pyüksek profilli video desteği ile yeni video motorları
NVIDIA, Mobil Dünya Kongresi'nde dünyanın ilk NVIDIA Tegra 3
NVIDIA Mobil iş birimi Genel Müdürü Michael Rayfield, "Dört çekirdekli telefon yılı gerçek anlamda başladı" dedi ve şöyle devam etti, "Ama dört çekirdek de yeterli değil. Tegra 3 ile gereksinim duyduğunuzda
Beş
Telefonlar
Temel özellikler / Önemli noktalar:
•
•
• Tegra 2 işlemciye göre 3 kata
• 40 Mbps hızda 1080p
Bilim adamlarından korkutan uyarı!
220 bilim adamı tarafından 2 yılda tamamlanan "Aşırı Hava Koşulları Özel Raporu"na göre, 21. yüzyılda aşırı soğukların görülme sıklığında azalma, aşırı sıcaklıkların görülme sıklığında ise yüzde 99-100 olasılıkla dünya çapında bir artış yaşanacak.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının "Çevre ve Şehir Dergisi"nde yayımlanan makaleye göre, Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen ve dünyanın önde gelen iklim bilimcilerinin yer aldığı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) "Aşırı Hava Koşulları Özel Raporu"nu hazırladı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının "Çevre ve Şehir Dergisi"nde yayımlanan makaleye göre, Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen ve dünyanın önde gelen iklim bilimcilerinin yer aldığı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) "Aşırı Hava Koşulları Özel Raporu"nu hazırladı.
220 bilim adamı tarafından 2 yılda tamamlanan rapora göre, iklim değişikliğinin artan etkisiyle gerçekleşecek şiddetli yağmurlar, sert fırtınalar ve kuvvetli kuraklıklar, önümüzdeki yıllarda tüm dünyayı etkisi altına alacak.
Rapora göre, yükselen deniz seviyesi, kıyı şeritlerinin hassasiyetini arttıracak ve oluşan "aşırı hava koşulları" ise bir çok yerel ekonomiyi zarara uğratıp milyonlarca insanın hayatını etkileyecek. Raporda özellikle coğrafi konumları gereği iklim değişikliğinden en çok etkilenecek gelişmekte olan ülkelere uyarılar da yer alıyor.
HAVADAKİ SERT DEĞİŞİMLER TÜM İNSANOĞLUNU ETKİLEYECEK
IPCC'nin eş başkanı Chris Field, raporu değerlendirirken, "Hava koşulları şimdiden değişmeye başladı ve gelecekte de değişmeye devam edecek. Son yıllarda yaşanan afetlerin şiddetinden zaten bunu anlayabiliyoruz. Eğer yeterli önlemler alınırsa afetlerin ekonomiye ve canlılara olan etkisi büyük ölçüde azalır. Afetlerde gereğinden fazla can ve ekonomik değer kaybediyoruz" ifadelerini kullandı.
Field, iklim değişikliğinin halihazırda dünyanın birçok yerini sıcaklık dalgaları, kuraklık ve seller gibi sık ve şiddetli hava olayları ile etkilediğini belirtti. Raporun, sürekli artmakta olan sera gazlarının atmosferik değerleri durdurulmadığı takdirde, ısınma ve havadaki sert değişimlerin tüm insanoğlunu etkileyeceğini ortaya koyduğunu vurgulayan Field, "Ancak raporda bazı soru işaretleri de mevcut. Örneğin, yakın zamanda yaşadığımız aşırı hava koşullarının, insan kaynaklı küresel ısınmaya bağlı olduğu tam olarak yansıtılamıyor. Ekonomik kayıpların geçmişe göre daha fazla olması, artan şehirleşme ve zenginlik ile bağdaştırılabilir. Bu nokta, gelişmiş ülkelerden fakir ülkelere iklim değişikliği uyumu için finansman sağlanmasının istenmesi ile ileride daha sıkı tartışmalara yol açabilir. Her ne kadar bilim adamları ısınan bir iklimin fırtına ve başka tropik fırtınaları arttıracağından emin olmadıklarını belirtseler de, Avrupa ve Kuzey Amerika başta olmak üzere tropik fırtınaların fazla yaşanmadığı kuzey yarımküre için pek iç açıcı olmayan bir tablo gösteriliyor" değerlenmesinde bulundu.
SEL RİSKİ ARTACAK, KURAKLIKLAR ŞİDDETİNİ ARTTIRACAK
Raporda verilen bilimsel modellere göre ise, yüzde 90 ve yüzde 100 gibi bir oran ile ısı dönemleri ve sıcaklık dalgaları karasal alanlarda daha uzun, sık ve yoğun bir biçimde gerçekleşecek. Yani, 20 yılda bir yaşanan rekor sıcaklıklar artık her yıl yaşanacak. Bunun, sıcaklık değişimlerine hassas olan yaşlılar ve çocuklar için ciddi bir etkisi olacak.
Raporda dikkat çeken diğer noktalar ise şöyle:
HAVADAKİ SERT DEĞİŞİMLER TÜM İNSANOĞLUNU ETKİLEYECEK
IPCC'nin eş başkanı Chris Field, raporu değerlendirirken, "Hava koşulları şimdiden değişmeye başladı ve gelecekte de değişmeye devam edecek. Son yıllarda yaşanan afetlerin şiddetinden zaten bunu anlayabiliyoruz. Eğer yeterli önlemler alınırsa afetlerin ekonomiye ve canlılara olan etkisi büyük ölçüde azalır. Afetlerde gereğinden fazla can ve ekonomik değer kaybediyoruz" ifadelerini kullandı.
Field, iklim değişikliğinin halihazırda dünyanın birçok yerini sıcaklık dalgaları, kuraklık ve seller gibi sık ve şiddetli hava olayları ile etkilediğini belirtti. Raporun, sürekli artmakta olan sera gazlarının atmosferik değerleri durdurulmadığı takdirde, ısınma ve havadaki sert değişimlerin tüm insanoğlunu etkileyeceğini ortaya koyduğunu vurgulayan Field, "Ancak raporda bazı soru işaretleri de mevcut. Örneğin, yakın zamanda yaşadığımız aşırı hava koşullarının, insan kaynaklı küresel ısınmaya bağlı olduğu tam olarak yansıtılamıyor. Ekonomik kayıpların geçmişe göre daha fazla olması, artan şehirleşme ve zenginlik ile bağdaştırılabilir. Bu nokta, gelişmiş ülkelerden fakir ülkelere iklim değişikliği uyumu için finansman sağlanmasının istenmesi ile ileride daha sıkı tartışmalara yol açabilir. Her ne kadar bilim adamları ısınan bir iklimin fırtına ve başka tropik fırtınaları arttıracağından emin olmadıklarını belirtseler de, Avrupa ve Kuzey Amerika başta olmak üzere tropik fırtınaların fazla yaşanmadığı kuzey yarımküre için pek iç açıcı olmayan bir tablo gösteriliyor" değerlenmesinde bulundu.
SEL RİSKİ ARTACAK, KURAKLIKLAR ŞİDDETİNİ ARTTIRACAK
Raporda verilen bilimsel modellere göre ise, yüzde 90 ve yüzde 100 gibi bir oran ile ısı dönemleri ve sıcaklık dalgaları karasal alanlarda daha uzun, sık ve yoğun bir biçimde gerçekleşecek. Yani, 20 yılda bir yaşanan rekor sıcaklıklar artık her yıl yaşanacak. Bunun, sıcaklık değişimlerine hassas olan yaşlılar ve çocuklar için ciddi bir etkisi olacak.
Raporda dikkat çeken diğer noktalar ise şöyle:
"Aşırı yoğunlaşma ve metrekareye düşen yağış miktarı 21. yüzyılda dünyanın her yerinde artacak. Özellikle yüksek enlemli ve tropik bölgelerde kış aylarında bu oranlar zirve noktalara ulaşacak. Yoğun yağış miktarları ve ona bağlı fırtınalar da küresel ısınmanın etkisini arttıracak. Bir başka deyişle, 20 yılda bir gerçekleşen ani sağanaklar artık beş yıllık dönemlerde gerçekleşecek. Bu da dünyadaki sel riskini arttıracak. Dünyanın başka yerlerinde ise azalan yoğunlaşma ve artan su kaybı ile kuraklıklar şiddetini arttıracak. En hassas bölgeler ise Güney Avrupa ve Akdeniz bölgesi, Orta Avrupa, Kuzey Amerika, Orta Amerika ve Meksika, Kuzeydoğu Brezilya ve Güney Afrika olacak.
Tropikal siklonların neden olduğu şiddetli yağışlar, sera gazı salınımlarının sebep olduğu ısınma nedeniyle artacak. Isı dalgalarındaki değişimler, buzulların erimesi ve kutuplarda bulunan donmuş kara parçalarındaki bozulma büyük olasılıkla yüksek dağlarda eğim değişikliklerine, büyük kütlelerin yer değiştirmesine ve buzul göllerinde taşkınlara neden olacak.
1979 ila 2004 yılları arasında geçen 25 yıllık süreçte doğal afetlerden ölümlerin yüzde 95'i gelişmekte olan ülkelerde yaşandı. Eğer daha sık ya da daha şiddetli felaketler yaşanırsa, dünyada yaşanılabilir olan bölgeler azalacak. Bu da beraberinde göçlerde bir artışı getirecek. Mercan adalar gibi sular altında kalma tehlikesi olan yerlerde pek çok kişinin göç etmek zorunda kalması olasılığı var."
Tropikal siklonların neden olduğu şiddetli yağışlar, sera gazı salınımlarının sebep olduğu ısınma nedeniyle artacak. Isı dalgalarındaki değişimler, buzulların erimesi ve kutuplarda bulunan donmuş kara parçalarındaki bozulma büyük olasılıkla yüksek dağlarda eğim değişikliklerine, büyük kütlelerin yer değiştirmesine ve buzul göllerinde taşkınlara neden olacak.
1979 ila 2004 yılları arasında geçen 25 yıllık süreçte doğal afetlerden ölümlerin yüzde 95'i gelişmekte olan ülkelerde yaşandı. Eğer daha sık ya da daha şiddetli felaketler yaşanırsa, dünyada yaşanılabilir olan bölgeler azalacak. Bu da beraberinde göçlerde bir artışı getirecek. Mercan adalar gibi sular altında kalma tehlikesi olan yerlerde pek çok kişinin göç etmek zorunda kalması olasılığı var."
BTK Anymous Saldırısının Peşini Bırakmıyor!
BTK, bir süre önce on-line şikayet sitesine Anonymous tarafından yapılan, yüzlerce kişinin özel bilgilerinin ortaya dökülmesine yol açan saldırının peşini bırakmıyor.
Dünya çapında sansüre karşı tavrıyla öne çıkan Anonymous, kısa süre önce BTK'ya bağlı ‘tuketici.btk.gov.tr' adresini hedef aldı. Grup, site üzerinden şikayet bildiriminde bulunan yüzlerce kişinin özel bilgilerini (adres, e-posta, cep ve ev telefonu, adres gibi) aldı. Bu bilgiler, değişik internet sitelerine düştü ve çarşaf çarşaf yayınlanmaya başladı.
BTK İkinci Başkanı Ayhan Beydoğan, yaptığı açıklamada 'saldırganlar'ın bulunması için yasal sürecin başlatıldığını belirterek, "Bu konuda gereken adımlar atıldı. Yargıya başvuruldu" dedi. Beydoğan, saldırı sonrasında on-line hattı kullanan yüzlerce kişinin adres, telefon numarası, e-posta gibi özel bilgilerinin deşifre edildiğinin ve bazı sitelerde de bu bilgilerin yayımlandığının anımsatılması üzerine, "Bu bilgilerin sitelerden çıkarılması için iki yönlü girişim söz konusu. Bir yandan yargı yoluyla kaldırılması için başvuru yapıldı. Diğer yandan da doğrudan yer sağlayıcılarla temas söz konusu. Hatta, bir siteden bu bilgiler çıkarıldı" dedi.
BTK İkinci Başkanı Ayhan Beydoğan, yaptığı açıklamada 'saldırganlar'ın bulunması için yasal sürecin başlatıldığını belirterek, "Bu konuda gereken adımlar atıldı. Yargıya başvuruldu" dedi. Beydoğan, saldırı sonrasında on-line hattı kullanan yüzlerce kişinin adres, telefon numarası, e-posta gibi özel bilgilerinin deşifre edildiğinin ve bazı sitelerde de bu bilgilerin yayımlandığının anımsatılması üzerine, "Bu bilgilerin sitelerden çıkarılması için iki yönlü girişim söz konusu. Bir yandan yargı yoluyla kaldırılması için başvuru yapıldı. Diğer yandan da doğrudan yer sağlayıcılarla temas söz konusu. Hatta, bir siteden bu bilgiler çıkarıldı" dedi.
NASA'dan o bilgisayarla ilgili açıklama!
NASA ait olan ve UUİ komuta ve kontrol bilgilerinin bulunduğu bir dizüstü bilgisayarın çalınmasının, UUİ için hiçbir zaman bir tehdit oluşturmadığı bildirildi.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'ne (NASA bugün yayımladığı bildiride, "enformatik güvenliğin çok ciddiye alındığını, bu veri hırsızlığı yüzünden UUİ'nin işleyişinin hiçbir zaman tehlikeye düşmediğini" belirtti.
Bildiride, NASA'nın "enformatik sistemlerini daha iyi korumak için önemli ilerlemeler kaydettiği ve kurumun bu alandaki genel direktörünün tavsiyelerini uyguladığı" kaydedildi.
NASA'ya ait çalınan bir dizüstü bilgisayarda UUİ komuta ve kontrol bilgilerinin bulunduğu ve geçen sene çalınan cihazın şifresiz olduğu ortaya çıkmıştı.
NASA'nın genel müfettişi Paul K. Martin önceki gün Amerikan Kongresi'nde, uzay kurumunun güvenliğiyle ilgili yaptığı açıklamada, UUİ'nin komuta protokolünün bulunduğu ve şifrelenmemiş dizüstü bilgisayarın, önceki yıllarda çalınan ve içinde hassas bilgilerin bulunduğu çok sayıda mobil cihaz arasında bulunduğunu belirtmişti.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'ne (NASA bugün yayımladığı bildiride, "enformatik güvenliğin çok ciddiye alındığını, bu veri hırsızlığı yüzünden UUİ'nin işleyişinin hiçbir zaman tehlikeye düşmediğini" belirtti.
Bildiride, NASA'nın "enformatik sistemlerini daha iyi korumak için önemli ilerlemeler kaydettiği ve kurumun bu alandaki genel direktörünün tavsiyelerini uyguladığı" kaydedildi.
NASA'ya ait çalınan bir dizüstü bilgisayarda UUİ komuta ve kontrol bilgilerinin bulunduğu ve geçen sene çalınan cihazın şifresiz olduğu ortaya çıkmıştı.
NASA'nın genel müfettişi Paul K. Martin önceki gün Amerikan Kongresi'nde, uzay kurumunun güvenliğiyle ilgili yaptığı açıklamada, UUİ'nin komuta protokolünün bulunduğu ve şifrelenmemiş dizüstü bilgisayarın, önceki yıllarda çalınan ve içinde hassas bilgilerin bulunduğu çok sayıda mobil cihaz arasında bulunduğunu belirtmişti.
MS dönüp kendine bakmalı!
Bir uzmana göre MS dönüp kendine bakmalı!
Son dönemde Google'a çok sert açıklamalarla saldıran Microsoft, eminiz bu açıklamalara çok bozulacak!
Internet Explorer'daki gizlilik özelliğini çiğnemekle Google'ı suçlayan Microsoft, bir güvenlik uzmanına göre hatayı kendisi yapıyor.
Bilgisayar bilimi profesörü Lorrie Faith Cranor'a göre Gizlilik Tercihleri Platformu (P3P) ile çerezlerin engellenip engellenmeyeceğine karar veren IE, elde etiği verileriiyi kararlar vermeküzere kullanmıyor.
Web tarayıcıları, çerez dağıtan web sitelerinikompakt ilke (CP) adı verilen bir veri ile değerlendiriyor. CP'ler, çerezlerle toplanan verilerle ne yapılabileceğini tarayıcıya söylüyor ve kullanıcıya bunlara izin verme veya engelleme olanağı sunuyor. P3P standardına göre bu üç ve dört karakterlik verilerin XML ile gönderilen FP verileriyle değerlendirilmediği durumda geçersiz sayılması gerekiyor. Ancak Cranor'a göre Microsoft, bu şartı yerine getirmiyor ve sadece CP'lere bakıyor.
Cranor'a göre dahası da var. Bir CP, bir ilke ile beraber gelmediğinde veya uydurma verilerle/hatalı verilerle geldiğinde IE, çerezi varsayılan olarak kabul ediyor. Cranor'a göre Microsoft'un P3P'yi yerleştirirken "aptalca" şeyler yapmış gibi görünüyor.
Son dönemde Google'a çok sert açıklamalarla saldıran Microsoft, eminiz bu açıklamalara çok bozulacak!
Internet Explorer'daki gizlilik özelliğini çiğnemekle Google'ı suçlayan Microsoft, bir güvenlik uzmanına göre hatayı kendisi yapıyor.
Bilgisayar bilimi profesörü Lorrie Faith Cranor'a göre Gizlilik Tercihleri Platformu (P3P) ile çerezlerin engellenip engellenmeyeceğine karar veren IE, elde etiği verileri
Web tarayıcıları, çerez dağıtan web sitelerini
Cranor'a göre dahası da var. Bir CP, bir ilke ile beraber gelmediğinde veya uydurma verilerle/hatalı verilerle geldiğinde IE, çerezi varsayılan olarak kabul ediyor. Cranor'a göre Microsoft'un P3P'yi yerleştirirken "aptalca" şeyler yapmış gibi görünüyor.
Çin 2020 Yılına Kadar 12 Uydu Gönderecek!
Çin ülkenin hava izleme kapasitesini artırmak için 2020 yılına kadar 12 tane meteoroloji uydusu fırlatacak.
Çin Meteoroloji İdaresi Başkanı Cıng Guogang, Çin Halk Siyasi Danışma Konferansının yıllık toplantısında yaptığı konuşmada, fırlatılacak uyduların ülkenin meteoroloji izleme kapasitesini artıracağını ifade etti.
Çin,Ocak ayında Fıngyün-II 07 meteoroloji izleme uydusunu fırlatmıştı. Bu uydu özel olarakdoğal felaketleri izlemek için gönderilmişti.
Ülke bu yılın sonunda ya da 2013 başında Fıngyün-III serisi uydularından üçüncüsünü fırlatmayı planlıyor.
Çin Meteoroloji İdaresi Başkanı Cıng Guogang, Çin Halk Siyasi Danışma Konferansının yıllık toplantısında yaptığı konuşmada, fırlatılacak uyduların ülkenin meteoroloji izleme kapasitesini artıracağını ifade etti.
Çin,
Ülke bu yılın sonunda ya da 2013 başında Fıngyün-III serisi uydularından üçüncüsünü fırlatmayı planlıyor.
Fotoğraf Çekerken Odaklama Sorununa Son!
Fotoğraf çekenlerin en büyük sıkıntısı odaklama sorunudur. Kimi zaman istediğimiz objeyi odaklayamaz, kimi zaman “keşke fotoğrafın odak noktası başka yerde olsaydı” deriz.
California’daki Silikon Vadisi’nde faaliyet gösteren Lytro adlı şirketinyeni ürünü, bu sıkıntıya son vererek fotoğrafçılık için devrim niteliğinde sayılabilecek gelişmeleri de beraberinde getiriyor.
Popular Science dergisinin 2011’in en iyi 100 teknolojisi arasında gösterdiği Lytro adlı fotoğraf makinesi alışılagelmiş dijital kameralardan farklı bir teknolojiyle çalışıyor. Değişik bir sensör kullanan kameranın ışığı işleme şekli de diğer kameralardan farklı. Lytro, çektiğiniz fotoğraf üzerinde odak noktasını istediğiniz gibi değiştirmenize olanak sağlıyor. Bunu da ışık alanı (light field) teknolojisi sayesinde yapabiliyor. Bir başka deyişle, fotoğrafta kaybolan boyutları da sonradan görebilmenize imkan veriyor. Bilinen çözünürlük kavramını da farklı bir boyuta taşıyan Lytro, 11 megaray’lik (yani 11 milyon ışık dalgası) çözünürlüğe sahip.
Aslında gelişi 2011’de müjdelenen, odaksız ışık alanıkamerası olarak da nitelendirilen Lytro, biraz şüpheci bir yaklaşımla ancak yine de merakla bekleniyordu. İşleyişi farklı olan kameranın, tipi de pek alışılagelmiş değil. Kısa, dikdörtgen, cebe sığacak kadar küçük bir kutucuğu andıran kamera, üzerinde 8X “zoom” da barındırıyor. Üzerinde sadece iki düğme ve zoom’u ayarlamak için kayan bir parça bulunuyor.
Lytro’dakiteknoloji sayesinde objektifin önündeki tüm ışık alanlarının bilgisi, rengi ve yoğunluğu kaydediliyor. Sonrasında bu bilgiler işlemlendiğinde fotoğrafın değişik odak alanlarına bakmak mümkün oluyor.
Tabii her teknolojide olduğu gibi bu kameranın da yetersiz kaldığı alanlar var. Bunlardan biri de Lytro’nunvideo çekememesi. Aynı zamanda Lytro’nun çektiği ve “yaşayan fotoğraflar” olarak adlandırılan pozların, başka bir yazılıma aktarılamaması. Bir başka deyişle, kullanıcıların sadece şirketin sağladığı yazılımla sınırlı olması.
Kimiteknoloji yazarları Lytro’yu fotoğrafçılıkta “tüketici elektroniğini” tamamen değiştirecek, devrim niteliğinde bir buluş olarak tanımlıyor. Kimilerine göreyse, teknoloji umut vaad ediyor ama büyük fotoğraf makinesi üreticilerini eski usullerinden vazgeçirmesi için daha çok zaman gerek.
Amerika’da 3 değişik renkte üretilen Lytro’nun 350 kadar fotoğrafı hafızasına kaydedebilen 8 GB’lık modeli 399 dolara; 750 fotoğraf kaydedebilen 16 GB’lık modeli ise 499 dolara satılıyor.
California’daki Silikon Vadisi’nde faaliyet gösteren Lytro adlı şirketin
Aslında gelişi 2011’de müjdelenen, odaksız ışık alanı
Lytro’daki
Tabii her teknolojide olduğu gibi bu kameranın da yetersiz kaldığı alanlar var. Bunlardan biri de Lytro’nun
Kimi
Yaralanan Bir Balık Nasıl Diğer Balıkları Uyarır!
Bilim adamları, yaralanan bir balığın nasıl diğer balıkları uyardığının ayrıntılarını buldu.
Bir zebra balığı yaralandığında, öyle bir madde salgılıyor ki, diğer balıklar tehlikeli ortamdan kaçıyor. Singapur üniversitesi bilim adamları, sonuçları Current Biology dergisinde yayımlanan araştırmada, bu maddenin ne olduğunu buldular.
Bilim adamlarına göre, zebra balığının derisi büyük oranda kondroitin sülfattan oluşuyor. Bitkisel tedavilerde kıkırdak oluşumunu desteklediği için özellikle artrozda tavsiye edilen bu madde, balıklarda kokusu sayesinde uyarıcı rol oynuyor. Balıklar, şeker moleküllerinden oluşan kondroitinin kokusunu alabiliyor.
Zebra balıklarından oluşan bir sürüyü akvaryuma koyan bilim adamları, bir süre sonra belirli bir noktadan bu maddeyi akvaryuma bıraktı. Balıkların derhal daha hızlı yüzmeye başladığı ve bölgeden uzaklaşmaya çalıştığı görüldü.
3D Bilgisayar oyunlarının tarihi!
3D oyunların dünden bugüne macerasına hazır olun! Nereden, nasıl başladı; nereye geldi?
Eskiden oyunlar 2D çizimlerden oluşuyordu. 2D Grafikler emekleme çağında zayıf ama zirveye ulaştıkları noktada oldukça etkileyiciydiler.
Eskiden oyunlar 2D çizimlerden oluşuyordu. 2D Grafikler emekleme çağında zayıf ama zirveye ulaştıkları noktada oldukça etkileyiciydiler.
2D'nin sorunu her karenin piksel piksel el emeği göz nuru çizimlerden oluşmasıydı. Karakter animasyonları için çizgifilm gibi uğraşılarak farklı pozlar çiziliyor ve hızla oynatılıyordu.
Dahası bu zirve noktasına kadar da genellikle oyunların kendi grafikleriyle, kutu kapağındaki çizim arasında dağlar kadar fark oluyordu. Yine de bu çizimler hayalgücünü besliyordu ve o eski oyunlar hala hafızalarımızda yer ediniyor.
Bundan yaklaşık 20 yıl kadar önce bir devrim yapıldı ve 3D oyunların çağı başladı...
İlk başarılı 3D oyun: Battlezone
3D devrini başlatan oyun Battlezone oldu denebilir. 20 de değil tam 30 yıl önce vektör grafikler kullanan bu oyun günümüzde basit görünse de o zamanlar için oldukça karmaşıktı.
İlk başarılı 3D oyun: Battlezone
3D devrini başlatan oyun Battlezone oldu denebilir. 20 de değil tam 30 yıl önce vektör grafikler kullanan bu oyun günümüzde basit görünse de o zamanlar için oldukça karmaşıktı.
Kendisinden önce denemeler olsa da başarılı oldu ve 3D potansiyeli konusunda yapımcıların aklını çeldi. Kare kare çizmek yerine 3D bir model tasarlamak ve onu her yönden göstermek mümkündü.
Üstelik bunun üzerine fizik modellemeleri, Ragdoll yani bez bebek fizikleri ve yokedilebilir ortamlar, çevre ile fiziksel etkileşim gibi pek çok şey yıllar boyunca ufak ufak eklenecekti.
2D'nin zirvesine ulaşıldığında görüntü muazzamdı ama herşey çok fazla emek istiyordu ve artık kısıtlamalar kendisini hissettiriyordu. 3D bir çıkıştı ama bu macera da kolay olmadı. İlk 3D oyunların grafikleri gerçekten rezaletti...
3D ve 2D harmanı
1987 yılında ilk Freespace oyunu olan Driller çıktı ve tam anlamıyla 3D bir dünya sundu.
3D ve 2D harmanı
1987 yılında ilk Freespace oyunu olan Driller çıktı ve tam anlamıyla 3D bir dünya sundu.
Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi bu ilk 3D oyunların grafikleri 2D oyunların estetiğine yaklaşamıyordu bile. Üstüne üstlük yavaş çalışıyordu ve bazı oyunlar pek eğlenceli değildi.
Freescape oyun motoru daha sonra Castle Master olmak üzere farlı oyunlarda kullanıldı. 3D oyunlar kendilerine medyada da yer buldu ve insanları potansiyelden haberdar etti.
Daha da geriye gidersen 1981'de de 3D Monster Maze gibi 3D oyunlar yapılmıştı ama çok kötüydü. Ultima 3D ile 2D'yi birleştirerek başarılı olmuştu. Ultima 3D konusunda diretmeden tepeden çapraz, izometrik bakış üzerine gitti ve 2000'lere kadar başarılı pek çok RPG bu formülü takip etti.
3D'nin en büyük sorunu
Sorun her zaman için bu 3D grafiklerin işlemciyle işlenmesinden kaynaklanıyordu.
3D'nin en büyük sorunu
Sorun her zaman için bu 3D grafiklerin işlemciyle işlenmesinden kaynaklanıyordu.
Sistem gereksinimleri yüksekti bu yüzden de düzgün doku yani texture pek mümkün değildi. Oyunlar çirkin ve çıplak oluyordu, modeller de küp küp, detaydan ve hayattan yoksun.
Buna karşın Lara Croft'u meşhur eden Tomb Raider gibi bazı oyunlar eğlenceliydi ve inanılmaz popüler olarak 3D'nin önünğ daha da açmayı başardılar.
Gittikçe poligon sayısı ve gerçekçiliği artan bu seksi karakter, dünya çapında inanılmaz bir üne sahipti. Ama bu gelişmeler yaşanana kadar donanım kısıtlamalarını aşmak için pek çok hile kullanıldı. Örneğin en meşhur 3D oyunlardan Doom'da mekanlar 3D ama yaratıklar 2D'ydi.
Quake devri
3D meselesi türlere göre de farklılık gösteryordu. RPG'ler gb özellikle Ultima gibi oyunlar düşük tempolu oldukları için daha rahattılar ama FPS türü oyunlar hızlı ve akıcı olmak zorundaydı; bu da kaplamalardan fedekarlık demekti.
Quake devri
3D meselesi türlere göre de farklılık gösteryordu. RPG'ler gb özellikle Ultima gibi oyunlar düşük tempolu oldukları için daha rahattılar ama FPS türü oyunlar hızlı ve akıcı olmak zorundaydı; bu da kaplamalardan fedekarlık demekti.
Wolfenstein 3D 1992 yılında çıktığında kaplamaları birbirinin aynı olan katman katman Nazi zindanlarından oluşan 3D bir harita sunuyordu. Bu da bazı oyuncularda baş dönmesine sebep olabiliyodu. Etkileşim de kapıları açmak ve düşmanları vurmaktan ibaretti.
Ancak daha sonra çıkan Duke Nuke'm 3D gibi oyunlar daha fazla espri, daha fazla eğlence katarak durumu değiştirdiler. 1996 yılında çıkan Quake ise modern 3D FPS'lerin atası oldu. Quake'de düşmanlar 2D değil, 3D modellerdi ve oldukça modern bir görünümü vardı.
Voodoo büyüsü
3D oyunlar geliştikçe bilgisayarlar zorlanıyordu ve işlemci yetersiz kalıyordu.
Voodoo büyüsü
3D oyunlar geliştikçe bilgisayarlar zorlanıyordu ve işlemci yetersiz kalıyordu.
Animasyonlar gelişirken, yaratıklar gittikçe şekillenirken, herşey daha gerçekçi hale gelirken bir eksik vardı: Bu işi sırtlanacak bir donanım. Böylece işin içine 3D kartlar ve DirectX'in yaygınlaşması, OpenGL'in başarısız olması ile standart hale gelmiş ekran kartları girdi.
3D Diamond, S3 Virge gibi klasik isimlerden sonra Nvidia ve ATI rekabetinin temelleri, oyun endüstrisinin gelişimine bağlı olarak atılacaktı. Oyuncular paralarını daha fazla hız için ekran kartına akıtacaktı.
Bir kez ekran kartı yarışı başladıktan sonra kapılar açılmıştı. Oyun yapımcıları korkusuzca daha da gelişmiş grafikler için çalıştı ve ekran kartı firmaları gerekli gücü sağladı.
Shaderlar
Bu ekran kartlarının 1997'de etkin olmasıyla birlikte, ilerleyen yıllarda sadece 2D'den 3D'ye geçişten çok daha fazlasını yaşadık.
Bu ekran kartlarının 1997'de etkin olmasıyla birlikte, ilerleyen yıllarda sadece 2D'den 3D'ye geçişten çok daha fazlasını yaşadık.
Günümüzde iskelet animasyon, fizik efektleri ve en önemlisi shaderlar oldu. Shaderlar sayesinde bir bayrağa dalgalanma animasyonu vermek için poligon sayısını arttırmaya gerek yoktu.
Hareket esnasındaki bulanıklaşma efektinden, görüş alanı derinliğine, hacimsel aydınlatmadan yumuşak gölgelere kadar yeni teknolojiler daha gelişmiş shader modelleriyle birlikte oyunlara girdi.
Dokulardan öte 3D'nin en büyük avantajı animasyonlar oldu. 2D kalitesinde dokuların başarılması uzun zaman aldı ama buna değdi. Sonrasında Bloodlines gibi oyunlar ile dudak animasyonları ile daha etkileyici bir oyun atmosferine kavuştuk.
Neler oldu, neler olacak?
Half-Life ile ünlenen Valve 3D'nin nimetlerinden büyük oranda yararlandı. Özellikle Source oyun motoru yeni ufuklar açtı. Daha öncesinde Doom, Quake ve Unreal oyun motorları devrim yapmıştı.
Neler oldu, neler olacak?
Half-Life ile ünlenen Valve 3D'nin nimetlerinden büyük oranda yararlandı. Özellikle Source oyun motoru yeni ufuklar açtı. Daha öncesinde Doom, Quake ve Unreal oyun motorları devrim yapmıştı.
Grand Thef Auto III 3D'ye geçerek geniş bir 3D şehri keşfetme ve kırıp dökme imkanı vermişti. Ancak oyunlar gelişip karmaşıklaştıkça bölüm tasarımları ve diğer alanlarda verilen emek de arttı. Oyun yapmak 1 yıldan 4 yıla kadar tırmandı ve büyük bütçeler isteyen bir iş haline geldi.
Şimdi mesele para, PC oyun pazarı eskisi kadar parlak görünmüyor ve oyun yapımcıları sabit donanıma sahip Xbox 360, PlayStation 3 ve Wii'ye yöneliyorlar. Üstelik yeni nesil konsollar da kapıda. PC'de grafikler daha iyi olsa da oyun satmak konsolda daha garanti.
Üstelik konsollar yeni nesil 3D geniş ekran televizyonların pazarlanması için de önemli. 3D'den sonra bizleri bekleyen yeni alan, gerçek 3D görüntü oluyor. Crysis 2 gibi uç noktada grafiklere sahip oyunlar yeni ufuklar açarken, işin ticari yönü her zaman ağır basıyor.
2 Mart 2012 Cuma
Siz de satılık olabilirsiniz!
Günün birinde birilerinin sizi satışa çıkartacağı hiç aklınıza gelir miydi? Bu dev site bunu yapıyor.
Twitter, İngiliz Datasift şirketiyle yaptığı anlaşma ile 2 sene ve öncesine ait içerikleri satılığa çıkardı. Datasift, yaptığı açıklamada, daha şimdiden bine yakın şirketin Twitter Historics (geçmiş) dosyalarına erişim için başvuruda bulunduğunu söyledi; şirketler bu verileri pazarlama ve reklam amacıyla kullanıyorlar.
Datasift'in CEO'su Rob Bailey "Twitter'daki verilerin muazzam büyüklüğü ve karmaşıklığı, geçmiş olaylar arasından önemlileri olanları bulmaya çalışan şirketlerin işini zorlaştırıyor. Geçmiş dosyası ise şirketlerin gerekli filtreleri kullanarak işlerine yarayan verileri bulmalarını sağlıyor ve işleri büyük ölçüde kolaylaştırıyor" sözleriyle geçmiş dosyalarının önemine değindi.
"Her tweet duygular, konu başlıkları, web-linkleri, konum ve sosyal medya etkilenimleriye zenginleştirildi. Bu verileri satın alanlar, tüketicilerin yorumlarındaki trendleri analiz edebilir ve pazarı etkileyen unsurları tanımlayabilir" diyor Datasift.
Anlaşma, Datasift'i memnun ediyor, Twitter'a ise yeni bir kazanç yolu açıyor. Kullanıcılar ise bu durumdan pek hoşnut değil. Sophos blog'dan Graham Cluley, "Eğer şirketlerin eski tweet'lerinize ve dolayısıyla da sizin hakkınızda daha çok bilgiye sahip olmasından rahatsızlık duyuyorsanız eski gönderilerinizi silmeyi düşünebilirsiniz ve gelecekte herkese açık internet ortamında bir şeyler paylaşırken daha dikkatli olmak gerektiğini kabul edersiniz..."
Eğer hala yapmadıysanız, Twitter hesap ayarlarınızdan "tweet attığımda konumumu da paylaş" seçeneğini kapatmanızı öneriyoruz. Twitter eski gönderilerinizdeki konum bilgilerini de silmenize olanak sağlıyor.
4 boyutlu film nasıl olur?
3 boyutlu film izlemek hoşunuza mı gidiyor? Öyleyse gelin, bir de "4 boyutlu filmleri" deneyin!
Sinema ekranları son yıllarda 3 boyutlu filmlerle şenlendi, birçok filmin 3 boyutlu versiyonları çekildi, hatta bu teknoloji evlerimize bile girdi...
Sinema ekranları son yıllarda 3 boyutlu filmlerle şenlendi, birçok filmin 3 boyutlu versiyonları çekildi, hatta bu teknoloji evlerimize bile girdi...
3 boyut teknolojisi kimilerimiz için harika, kimilerimiz içinse fazlasıyla gereksiz bir yapı ama bunu gelin bir de İngiliz sinema zinciri Cineworld'e sorun... Kendileri üzerinde uzun süredir çalıştıkları yeni teknolojilerini yakın zamanda sinema severler ile paylaşacaklar. Firma, kullanacağı titreşimli ve film içerisindeki sahneye göre tepki veren yeni koltuk tasarımları ile izleyicilere dördüncü boyutun kapılarını aralayacak.
D-Box teknolojisiyle donatılmış koltukların ilk kez kullanılacağı 35 kişilik kapasiteye sahip sinema salonuysa Glasgow'da hizmete girecek. D-Box'a göreyse şu ana kadar çekilmiş ve hali hazırda bulunan filmlerden en az 900 tanesi bu teknolojiyi destekleyebiliyor.
9 Mart günü, Glasgow'un Renfrew caddesinde bulunan Cineworld'ü ziyaret edecek olan sinemaseverler, gerçek anlamda sallanan sandalyeleriyle birlikte çok farklı bir deneyim yaşayabilecekler. Cineworld'den yapılan bir açıklamaya göreyse D-Box teknolojisine sahip olacak beş yeni dükkan da yakın bir zamanda İngiltere'de hizmete girecek. Tüm dünyaya yayılmak isteyen marka, bakalım ülkemize ne zaman uğrayacak.
Google'dan gizlilik politikasıyla ilgili açıklama!
Google, 1 Mart 'ta yürürlüğe giren yeni gizlilik politikası hakkında bu önemli açıklamayı yaptı!
1 Mart itibariyle gizlilik politikasını güncelleyen Google, yeni politikasının amacının, onu kullanıcılar için daha anlaşılabilir hale getirmek ve daha iyi bir Google deneyimi sunmak olduğunu söyledi. Google'ın Ürün ve Mühendislik Gizlilik Politikaları Direktörü Alma Whitten, gizlilik politikasıyla ilgiliolarak aşağıdaki mektubu kaleme aldı.
1 Mart itibariyle gizlilik politikasını güncelleyen Google, yeni politikasının amacının, onu kullanıcılar için daha anlaşılabilir hale getirmek ve daha iyi bir Google deneyimi sunmak olduğunu söyledi. Google'ın Ürün ve Mühendislik Gizlilik Politikaları Direktörü Alma Whitten, gizlilik politikasıyla ilgili
"Google'da işe başladığım 2003 yılından bu yana gizlilik politikaları ve servis güvenliği üzerinde çalışıyorum. Zaman içerisinde ürünlerimiz ve kullanıcı sayımız arttıkça, kullanıcılarımızın güvenini kazanmak konusundaki bilincimiz de arttı. Bu farkındalık bizi servislerimizi geliştirirken yenilikçi bazı araçları da ekleyerek kullanıcı bilgilerinin kontrolunü tamamen onlara bırakmak konusunda çözümler sunmaya yöneltti. Bu araçların yanısıra kullanıcılarımızın gizlilik politikalarımızı kolaylıkla anlamalarını sağlamaya dikkat ettik.
Bu yıl Ocak ayında, gizlilik politikalarımızda bazı değişikliklere gideceğimizi duyurduk ve bugün bu değişiklikler aktif olacak. Bu güncellemenin kullanıcılarımız için çok önemli olduğunu bildiğimizden bugüne kadar onlarla yaptığımız en geniş kapsamlı iletişimi kurarak, ürünler bazında bu değişiklikleri anlaşılır kılmayı hedefledik. Google arama özelliklerini kullandıklarında bilgilendirmeler yaptık, e-mail ile iletişim kurduk. Eğer bir Gmail, Youtube veya başka bir Google servisini kullanıyorsanız bu değişiklikleri mutlaka duymuş olmalısınız.
Bu güncelleme ile ilgili kullanıcılarımızın birçok soru işareti var ve bunların olması çok doğal. Çünkü gizlilik çok önemli bir konu. Ancak bu değişiklikle ilgili bazı yanlış anlaşılmalar söz konusu. Bu değişikliğin temel amacı gizlilik politikalarımızı kullanıcılarımız için daha anlaşılabilir kılmak ve onlara daha iyi bir Google tecrübesi yaşatabilmek.
Google'ın değişim ile hedefledikleri
Bu değişimdeki temel hedeflerimiz:
Google'ın değişim ile hedefledikleri
Bu değişimdeki temel hedeflerimiz:
Sadeleştirmek: Google 1998'de bir arama motoru olarak hayatımıza girdi ve sonrasında birçok yeni servis eklendi. Bunların arasında Gmail, Google Maps, Chrome, Google Docs, Android ve Google+'ı sayabiliriz. Her ürün özelinde yeni bir gizlilik politikası oluşturulmaktaydı.
Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunmak: Varolan gizlilik sözleşmelerimiz, kullanıcılar Google hesaplarına girdiklerinde servisler arasındaki bir çok bilgiyi paylaşmaya imkan tanıyordu. Örneğin bugün Google Takvim uygulamasına bir randevunuzu kaydettiğinizde Gmail hesabınıza toplantı hatırlatmanız e-mail olarak düşmekte. Ya da Gmail'den adres defterinizdeki biri ile Google Docs üzerinden birşey paylaştığınızda e-mail adresiotomatik olarak tamamlanmakta. Bu uygulamalar kullanıcılara zaman kazandırmak üzere tasarlanmış çözümler.
Ancak varolan gizlilik politikalarımız iki servis arasındaki bilgi bağlantısını sağlamayı kısıtlamaktaydı. Mesela Web tarihçesi (eğer kullanıcı girişi yaptıysa) ve 2007'de Google bünyesine dahil olan YouTube. Eğer kullanıcı Google'a giriş yaptıysa ve Google'da yemek tarifleri arıyorsa, mevcuttaki gizlilik politikamız YouTube'a girdiğinde, arama tarihçesini baz alarak yemek tarifi video önerisinde bulunmamıza imkan vermiyordu.
"Kişisel bilgilerin satılması söz konusu değil"
Tek bir dökümanda toplanan yeni gizlilik sözleşmemiz ile,artık eğer kullanıcı giriş yaparsa, servislerimiz arasında aynı kullanıcının bilgilerini birleştirebileceğiz. Böylelikle kullanıcılarımızın daha ilintili ve faydalı bilgilere kısa sürede erişmesini sağlayacağız.
"Kişisel bilgilerin satılması söz konusu değil"
Tek bir dökümanda toplanan yeni gizlilik sözleşmemiz ile,
Bu süreçte kullanıcı gizliliğine yaklaşımımızda herhangi bir değişim sözkonusu değildir. Kullanıcı bilgilerini toplamaya yönelik bir eğilimimiz asla yoktur. Kişisel bilgilerin reklam verenler ile paylaşılması veya satılması da söz konusu değildir. Sadece kullanıcıların izin verdiği ölçüde bilgilerinin servislerimiz arasında bağlantısını kurarak daha iyi bir web tecrübesi yaşamalarına imkan tanımayı hedefliyoruz.
Eğer bilgi paylaşımının bu tecrübeyi yaşamanız için gerekli olmadığını düşünuyorsanız, arama, harita veya YouTube'a kayıt olmadan da kullanma imkanına sahipsiniz. Eğer giriş yaptıysanız, birçok gizlilik aracımızı kullanarak bilgi paylaşımlarınızı kontrol edebilirsiniz. Örneğin arama ve YouTube geçmişinizi kapatabilir, Google ağında gösterilen reklamların gösterimini kontrol edebilirsiniz. Farklı hesaplardaki bilgilerinizi ayırabilirsiniz. Özetle, Google araçlarından faydalanarak, bilginiz üzerinde tüm kontrole sahipsiniz.
Her zaman olduğu gibi bugünde gizlilik konusuna verdiğimiz önem ve yaklaşımımızda herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Daha anlaşılır ve şeffaf çözümler, bilgi kontrolü ve güvenlik konuları sizlerin bize olan güveninizin sürmesi için için vazgeçilmez. Biz Google'ı sizin için inşaa ettik, ve inanıyoruz ki bu değişimler servislerimizi sizler için çok daha iyi bir hale getirecek."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)