12 Ocak 2012 Perşembe

Bir resim bin kelimeye bedeldir: Neden bütün füturistler çuvallıyor?


Yukarıdaki resim 1983 yılında Apple'ın geleceğe yönelik bir tahmini. 20112 yılından bakınca "Vay be adamlar tableti o zamanlardan tasavvur etmişler" diye düşünebilirsiniz ama gerçekçi olun, şimdiki iPad'le uzaktan yakından alakası olmadığını kabul etmeniz gerekiyor. İşte bu noktada benim uzun bir zamandan beri sinir olduğum bir konuya geliyoruz: Bütün füturistler çuvallar! (blogda üslubu biraz daha yumuşatmak lazım).

Aslında bu konu yıllardır kafamda olan bir mesele ama geçtiğimiz günlerde Etohum Kampı'nda Türkiyenin önde gelen füturistlerinden birini dinlemeye maruz kalınca artık yazı yazmanın vakti geldi dedim (bir ay sonra yazmama gelince ancak şimdi vakit bulabildim).


Türkiye'de IT sektöründe önemli konumlara gelmiş bir hanımın füturist yaklaşımlarını dinliyordum. Varsa yoksa tablet! Tabletlerin nasıl gelecekte hayatımızın her yönüne gireceğine, eğitimden sağlığa, diskodan bara, mutfaktan yatak odasına her yerde tabletlerin hayatın nasıl ayrılmaz bir parçası olacağını ballandıra ballandıra anlatıyor. Ama bu noktada sorun şu: Eğer Steve Jobs (son dönemde o kadar kendimi ona maruz bıraktım ki yazının devamında sadece Steve diye anacağım) 2010'da iPad'le bizimle tanıştırmasaydı acaba aynı sözleri söyler miydi?

İşte bu noktada hemen tezimi ortaya koyuyorum: Eğer füturist diye bir şey varsa o da gerçek girişimcidir, diğerleri sadece mevcut teknolojileri birbirlerine komik bir şekilde monte ederek geleceğe dair tahminlerde bulunmaya çalışan şovmenlerdir.

Neden mi? Şimdi yukarıdaki resme bir daha bakın... Adam dokunmatik bir cihaz hayal ediyor ama cihaz hala daha kablolu telefonu var. Neden? Çünkü henüz birileri cep telefonunu icat etmedi. Yine aynı şekilde internet diye bir şey de yok, ekranda sadece bir faks çıktısı var. En önemlisi de elinde bir kalem var. Tabletler için "stylus"un ölüm fermanını Steve'in ilan etmesine daha yirmi yıl var.




Yine benzer bir durumu AT&T'nin gelecekle ilgili videolarını görüyoruz. Amerika'nın önde gelen sabit telefon operatörü 90'lı yıllarda geleceğin nasıl olduğunu anlatıyor. Videolara bakınca gülmemek için zor tutuyorsunuz kendinizi... Adam mevcut bir teknoloji olan ve şanslı bir azınlığın ancak uydu telefonuyla yapabildiği görüntülü konuşmayı ankesörlü telefonlara monte ediyor ama aklına ankesörlü telefonların 20 yıl sonra tarih olacağını düşünmüyor (ki Çin'e bakarsak ankesörlü telefonların Wi-Fi istasyonlarına dönüşeceğini bilebilecek "fütur" hele hiç yok). Yine aynı şekilde CRT monitörlere ne demeli? Çünkü bir girişimcinin TFT-LCD ekranları hayatımıza sokmasına yıllar var. Bir de faks gönderme hastalığı var (Neden bilmiyorum ama bu füturistlerin faksla alıp veremediği bir şey var (Freud bir şeyler söyle).Türkiye'nin önde gelen füturistlerinden Alphan Manas'da da bu hastalık vardır). Daha e-mail üniversitelerden dışarıya çıkmamış, IM, Facebook Chat, Twitter vs. henüz Zuckerberg ve Dorsey gibi girişimciler tarafından dünyaya sunulmamış. Ha bir de görüntülü konuşma olayı var. 60'lardan beri insanoğlu gelecekte insanların sadece görüntülü konuşma yapacağını hayal etti durdu. Ama şu bir gerçek ki görüntülü konuşma son derece rahatsız bir şey... Toplam telefon görüşmelerinin %1'inden bile az! O yüzden Steve iPhone 3G'de bunu eklemeye bile gerek görmedi.

İşte füturistlerin en büyük açmazı da bu aslında. Geleceği tasavvur edebilmek için girişimcilere muhtaçlar. Ve geleceğin ne olacağını sadece girişimci biliyor. Belki de gelecek sadece onun kafasında... Diğer herkes onun kafasındakini dünyaya sunduktan sonra satın almak için bekliyor ya da onun yanında kafasındakini dünyaya sunmasına yardımcı olmak için çalışıyor. Kaldı ki o da hatalarından ders alıp, kafasındakini sürekli uyarlıyor, sürekli değiştiriyor... Füturistlerinse tek yapabildikleri mevcut olan teknolojileri bir araya getirip ortaya çorba sunabilmek (kadın görüntülü konuşma yapmak için ankesörlü telefona gidiyor yahu!).

Hal böyle olunca bu füturistleri dinlemek aslında çok komik oluyor. Zira Etohum etkinliğindeki bu söyleşi de iyice geyiğe vurdu. Bir öğrencinin "Peki kaç yıla kadar tahmin edebiliyorsunuz?" sorusu benim sandalyeden düşmeme neden oluyordu (bu arada Bilkent, Boğaziçi, ODTÜ ve İTÜ'de yapılan etkinlikleri hep sevmişimdir, buradaki çocuklar çok zehir oluyor).

Ama bir noktada füturistlerin hakkını vermek lazım... Bu insanlar bir şekilde bir pazar yaratıp tahminlerini satabiliyorlar. Yani helal olsun diyorum bazen... Her malın bir alıcısı vardır diye boşuna dememişler... Ama sonra bu hanımın neden dinlendiğini ya da nasıl bu işten para kazandığını düşünüyorum. Cevabı çok basit: Kariyeri o kadar sağlam ki şu anda yaptığı iş çok saçma olsa da insanlar ona para veriyor. Onun IT yönetiminde çok sağlam bir kariyere sahip olması füturist olarak da "sağlam tahminler" yapabileceği olarak anlaşılıyor. Tabi meselenin bu boyutu başlı başına başka bir yazının konusu...

Yazıdan çıkardığınız sonuç şu olacak: Siz siz olun gelecekle ilgili bir şeyler dinlemek istiyorsanız füturistler yerine gidin girişimcileri dinleyin... Doğrusu nasıl bir geleceğin bizi beklediğini ancak onlar biliyorlar... Füturistlere inanmayın ama füturistsiz de kalmayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder